Boğaçayı Projesi, Antalya’da hem maliyet hem de çevresel etkileri nedeniyle tartışılmaya devam ediyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı ve Sözcüsü Dr. Cem Oğuz, geçtiğimiz günlerde Boğaçayı Projesi ile ilgili açıklamalarda bulunmuştu. Geçmişten günümüze projenin sorunlarını aktarmıştı.
Boğaçayı, kentin içme suyu kaynakları açısından kritik bir havza olması ve aynı zamanda Konyaaltı Sahili’nin kum ve çakıl ihtiyacını karşılayan kaynak olması nedeniyle büyük öneme sahip durumda. Dr. Cem Oğuz’un aktardığı bilgilerde 1975’den 2016 yılına kadar 41 yılda sahilin 86 metre gerilediği, 2016 yılından itibaren de her yıl ortalama 2 metre gerileme yaşadığı ortaya çıkmıştı. Bunun yanı sıra proje nedeniyle erozyonun hızlandığı bu nedenle de Konyaaltı Sahili’nin yok olma tehlikesi taşıdığını da açıklamıştı.
BOĞAÇAYI’NA NASİL GİDİLİR
Boğaçayı’nın yatak genişliğinin Devlet Su İşleri tarafından 300 metre olarak öngörülmesine rağmen bazı dönemlerde bu genişliğin 260 metreye en son da 2016 yılında 205 metreye düşürüldüğü görülmüştü. Bu daraltmaların ciddi bir sorun olduğu da aktarmış olan Oğuz, geçmiş dönemde özellikle 1960, 1994, 2003, 2009 ve 2015 yıllarında yaşanan taşkınların yaşanması, projenin taşkın riskini artırmasına yol açtığını da vurgulamıştı.
Birçok proje değişikliğine gidilmişti. İlk proje 2014 yılında içeriye teknelerin gireceği, marinaların olacağı bir proje olmuş daha sonra yapılan hesaplamalarla taşkın riskleri öngörüldüğü için vazgeçilmişti. İkinci projede denizin 2 kilometrelik bir kısma kadar içeri alınması ve büyük bir liman planlanmış taşkın riskini artıracağı için bu projeden de vazgeçilmişti. Üçüncü proje denizin 750 metre içeri alınması planlanmış, bu projenin de taşkın riskini artıracağı ve marinasının Devletin Kıyıları Master Planı’nda yer almaması nedeniyle ÇED süreci tamamlanmamıştı. Dördüncü proje ise günümüzdeki haliyle açılmıştı ve denizin içeri alınması vazgeçilmişti. Zorlama bir proje ile bugün ki halini alan Boğaçayı sürekli bir sorun olmaya devam ediyor.
Boğaçayı’nı kaplayan sucul bitkiler ve yosunlar, suda hidrojen sülfür oluşumuna, koku yayılmasına ve tabanda çamur birikmesine neden oluyor. Durgun su nedeniyle sinek artışı da yaşanıyor. Bu duruma ise mahalle muhtarları ekiplerle çalışarak ortadan kaldırıyor. Akarsu ağzındaki derinleşmenin, tuzlu su kamasının yeraltı suyuna karışması nedeniyle içme sularının tuzlanmasına neden olabilme tehlikesi de bulunuyor.
BOĞAÇAYI’NDA OTURULABİLİYOR MU
Projenin maliyeti ise şaşırtıcı boyutlarda. Proje için ASAT, Fen İşleri, Çevre Koruma ve İmar Daire Başkanlıkları tarafından toplam 10 ihaleye çıkarılmış. KDV dahil toplam 130 milyon 862 bin 631 TL 70 Kuruş yapım bedeli harcanmış. İşletme giderleri de yapım giderlerine yaklaşmış durumda. Biyolojik mücadele yosun azaltma, bakteri atılması yıllık yaklaşık olarak 3 milyon TL’ye mal oluyor. Bunun yanı sıra sinekle mücadele için yıllık 1 milyon TL, koku önleme için yıllık 3 milyon TL para harcanıyor. Bunun yanı sıra rüsubat temizliği için 225 bin metreküp birikim için 15 bin kamyon malzeme çıkarılmasına yol açıyor bu da ek maliyetler neden oluyor.
Boğaçayı Projesi için tam bir çözüm bulunmaması nedeniyle tartışmaların ortasında olmayı sürdürüyor. Antalyalıların, Konyaaltı Sahili’nin mi yoksa Boğaçayı’nda oluşan göletin mi tercih edileceğine karar vermesi gerektiği de vurgulanmıştı. Konyaaltı Sahili ve Boğaçayı’nın geleceği ise merak konusu oldu. /ANTALYAGÜNDEM