ANSİAD İklim Değişikliği ve Çevre Çalışma Masası Başkanı Cem Arüv, felaketler için ülkelerin, ülkemizde de iktidar ile muhalefetin iş birliği yapması gerektiğini söyledi. Arüv ayrıca Türkiye'nin kamu yönetimi reformuna ihtiyacı olduğunu söyledi.
Çevre Mühendisleri Odası eski Başkanı ve ANSİAD İklim Değişikliği ve Çevre Çalışma Masası Başkanı Cem Arüv çarpıcı açıklamalarda bulundu. 6 Şubat büyük deprem ve Kartalkaya’da yaşanan felaketler ile ilgili görüşlerini belirten Arüv, Türkiye’nin kamu yönetimi reformuna ihtiyacı olduğunu ifade etti.
Kendisini ait Youtube kanalından açıklama yapan Çevre Mühendisleri Odası eski Başkanı ve ANSİAD İklim Değişikliği ve Çevre Çalışma Masası Başkanı Cem Arüv şöyle konuştu:
“6 Şubat’ta bir deprem oldu. Bu depremin benzer bir versiyonunu 1999’da İzmit Kocaeli depreminde de yaşadık. Kocaeli’nde almış olduğumuz derslere bağlı olarak mevzuatımızda değişiklikler yaptık. O değişiklikler yapılmış olmasına rağmen 6 Şubat’ta yaşanan deprem neticesinde 53 bine yakın vatandaşımızın kaybıyla sonuçlanan bir deprem felaketi ile karşı karşıya geldik. Biz hemen bu depremin sıcak olduğu dönemde video çektik. Bu 6 Şubat depreminde bu kadar insanın ölmesinin sorumlusu kim diye videoyu kayda aldık. Hatta bir de sandalye oyunu benzetmesi yaptık. Düdük çaldığı zaman herkes oturacak ve sorumlu bulamayacağız diye düşündük.
KAMUOYU VİCDANI RAHATLAMADI
İmar mevzuatı bir sorumlu üreten mevzuat değildir. Nitekim aradan geçen 2 yıl içinde 53 bin insan öldü ortaya çıkan sonuçlar açısından değerlendirdiğimizde buradaki binaların çökmesine sebep olan pek çok müteahhitin, mühendisin ceza almadığını, gıyaben yargılandığını ve pek çoğunun da artık süreçlerini tamamlayarak cezalarını tamamlayıp bitirdiğini görüyoruz. Yani bir başka değişle halk vicdanı kamuoyu vicdanı bu noktada refaha ermiş durumda değil.
TÜRKİYE’DE TEDBİR YOK
Bakınız 15 gün önce Kartalkaya’da bir yangın felaketi yaşadık. 79 tane canımızı kaybettik. Bu yangın felaketinin neticesinde de neyle karşılaştık? Görev yetki sorumlular açısından bir tartışmaya girildi. Bakınız Santoni’de yine deprem oluyor. Deprem fırtınası yaşanıyor. Bir volkanın patlama ihtimalinden bahsediliyor. Halk ister istemez şu soruyu soruyor. Yunanistan bir takım tedbirleri alıyor. Hatta adayı da yakın adaları da boşaltıyor. Türkiye’nin sahillerinde yani Bodrum, Didim, Gümüldür, Kuşadası gibi sahillerde Türkiye hangi önlemleri alıyor? Bunu sorguluyor. Biz önlem almıyoruz. Çünkü buralarda biz sadece bilim insanlarının söylemiş olduğu şey denize yaklaşmayın.
KAMU YÖNETİMİ REFORMU
Şimdi bu olayları bir bütün halinde değerlendirdiğiniz anda görev yetki ve sorumlulukların dağılımı noktasında ciddi bir problem olduğunu aksiyona geçme noktasında kamu kurumlarının ve sivil toplum örgütlerinde bir problem olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Burada özellikle Cumhurbaşkanlığı sisteminden sonra bir kamu yönetimi reformunun yapılmamış olmasının yaratmış olduğu bir sorunu yaşıyoruz. Bakın deprem oluyor, 3 gün enkaz altındaki vatandaşına dahi müdahale edemiyorsunuz. Bu vakadır ve Türkiye’de yaşandı.
79 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ
Yangın felaketi oluyor yangından bilmem kaç saat sonra itfaiye ulaşabiliyor. O ilan etmiş olduğunuz turizm bölgesinin kendi yangın teşkilatı yok. Buna rağmen orada tesisi açtırıyorsunuz, ruhsat veriyorsunuz, işletme belgesi veriyorsunuz ama itfaiye ile ilgili yangınla ilgili olarak gerekli tedbirleri olmadığı için bu tesiste 79 insan ölüyor. Bakın bunların sorumluları kim diye sorduğunuz anda kamu yönetiminin tamamıyla ortada kaldığını görüyorsunuz. Yani mevzuat sistemimizde problemler var.
“İKTİDAR VE MUHALEFET İŞ BİRLİĞİ YAPMALI”
O zaman ne yapmamız lazım. Bakın burada idealist davranmak zorundayız. Siyaseten davranamayız. Bunun A partisi B partisi yok. Hepimizin sağlığını, can sağlığını, mal güvenliğini etkiliyor. Malatya’da, Maraş’ta, Hatay’da deprem oldu. Depremde sadece A partisinin elemanları ölmedi. Ya da Kartalkaya’da sadece B partisinin elemanları ölmedi. Santorya’da bir volkan patlaması olursa ya da büyük çaplı bir deprem olursa ölecekler doğal felaketler sonucu ölecekler. Parti ayrımı yapmayacak. O yüzden bizim ne yapmamız lazım, iktidarıyla muhalefetiyle hep beraber oturup bir kamu yönetimi reformu üzerinde çalışmamız gerekiyor. Bakın burada yönetimde problemler var. Yönetimde problemler olunca hiç bir şeyi yönetemiyorsunuz. O zaman ne diyorsunuz; önce felaket meydana gelsin ondan sonra ben çözüm üretirim diyorsunuz. Göç yolda düzülür diyorsunuz.
“MİLLİ DURUŞ SERGİLENMELİ”
Biz bu şekilde yönetilmek istemiyoruz. Yöneticilerimiz bizi yönetmek için varlar. Eğer yönetici görevini mevcut sistemin içerisinde yapamıyorsa öncelikle kendi itirazını ifade edecek, sonra halkın uyarılarını dikkate alacak ve ondan sonra reformunu yapacak. Biz bu teknik birikime, mevzuat birikimine, hukuk birikimine sahip insanlarız. Bir araya geldiğimiz zaman sağcısıyla solcusuyla bu yapılabilir. Ama bu noktada oligarşiyi bir kenara koymamız lazım. Hakikaten milli bir duruş sergileyip vatan sevgisini ortaya koyup biz bu topraklar içerisinde sağlıklı güvenli mal ve can güvenliğimiz emniyet altına alınmış bir şekilde yaşayacağımız şartları oluşturacak yapıyı kurmamız lazım. Ondan sonra kim neyi tartışıyorsa tartışsın, kim neyi bölüşemeyecekse bölüşemesin. Benim için önemli değil.
ÜLKELER BİR ARAYA GELMELİ
Bakın iklim değişikliği sebebiyle karşılaşmış olduğumuz felaketler insanoğlunun üstesinden gelebileceği baş edebileceği felaketler değil. Son derece şiddetli ve bu felaketlerin sıklığı sayısı durmadan artıyor. Bununla ilgili olarak bu felakete maruz kalma potansiyeli olan ülkelerin acilen tedbirler alması gerek. Yönetimsel tedbirler alması gerekiyor. Türkiye’nin acilen bir kamu yönetim reformuna ihtiyacı var. Bakınız biz işin içerisinde olduğumuz için şunu net bir şekilde biliyoruz. Yani burada mevzuatın işlemesi kamu yönetiminin işlemesi noktasında sayın İçişleri Bakanımızın ‘10 gün sonra görev yetki ve sorumlulukları açısından konu değerlendirilecek. Sorumluları teker teker tespit edeceğimiz. Kamuoyuyla paylaşacağız’ gibi bir cümle kurmasına gerek yok. Biz bunu biliyoruz.
Kamu denetimlerinin özelleştirmesine de karşı çıkan Arüv tüm denetimlerin kamu eli ile yapılması gerektiğini, bilgisiz kamu, bilgili özel sektör oluşturulduğunu da ifade etti. . Arüv Santorini’de olası meydana gelebilecek olan volkan patlaması sonrası Akdeniz’e yayılacak olan mağma ile ilgili sahil illerinde kimin sorumlu olacağını da merakla beklediğini söyledi. /ANTALYAGÜNDEM