Kaş'ın sahil kasabasının üzerinde uzandığı o yüce dağ, devasa bir erkeğin silüetini taşır gibi görünür. Dağın doruklarında yatan bu dev, Kaş'ın sırrıydı. Gözlerinizi dikkatli bir şekilde dağın siluetine çevirdiğinizde, bu devin derin uykusunda olduğunu bile fark edebilirdiniz. Gözleri kapalı, sakince uzanmıştı, tıpkı rüyaların içindeki gibi.
KAŞ VE MEİS’İN EFSANESİ
Ancak, bu sadece Kaş'ın yarım efsanesiydi. Diğer yarısı, Meis adasında, denizin ortasında gizliydi. Kaş ile Meis'in ortak efsanesi olarak bilinirlerdi. Meis adasının karşı kıyısında, yine dev bir dişi vardı. İkilinin aşkı, denizin sonsuz maviliği arasında yaşanan bir masal gibiydi.
DENİZ SUYUNUN TEMASIYLA
Efsaneye göre, bu iki dev, deniz suyunun temasıyla uyanacaktı. Denizin tuzlu dokunuşu, devlerin gözlerini açmasına ve birbirlerine kavuşmasına neden olacaktı. Birbirlerine sarıldıklarında, aşkın ateşi onları sarmalayacak ve yüreklerinde sonsuz bir sevgi alevi yanacaktı. Deniz, onların aşkına şahitlik edecek, dalgalardaki müziğiyle bu eşsiz buluşmayı ölümsüzleştirecekti.
ORTAK HİKAYESİ
Kaş ve Meis arasındaki bu efsane, denizden esen rüzgarlarla taşınır, kıyıları dolaşır ve insanların kalplerine yerleşir. Aşkın gücünü ve özlemi anlatırken aynı zamanda iki kıyı arasındaki bağı simgeler. Bu efsane, aşkın ve beklemenin büyülü bir anlatısıdır, Kaş'ın ve Meis'in ortak hikayesidir. /EKSPRES - Erendiz ÖZKURT