KADRİYE CİRİTCİ

Tarih: 08.10.2025 10:53

KEL BAŞA ŞİMŞİR TARAK

Facebook Twitter Linked-in

Tarakçılık Sakarya bölgesinde ön plana çıkıyor. Sakarya'da az sayıda usta tarafından el emeğiyle üretilen şimşir tarağı ve kaşığı "bakteri üretmeme" ve "besin değerini düşürmeme" özellikleriyle dikkati çekiyor. Bir zamanların gözde mesleklerinden olan kaşık ve tarak oymacılığı, teknolojinin gelişmesiyle neredeyse kaybolmaya yüz tuttu. Yörede yaşayan yaşlılar, tarak kullanma alışkanlığının saçta kepeklenmeyi, dökülmeyi, bitlenmeyi önlediğini söylüyorlar. Şimşir tarak, geleneksel saç bakım aracı olan doğal bir taraktır. Doğal şimşir ağacından yapılan bu taraklar, saçları düzgünce taramak ve saç derisini masaj yapmak için kullanılmaktadır. Yörede tarak; şimşir, Gürgen, Armut ve iyi cins Ceviz ağacından yapılıyor. Şimşir ağacı beyaz renk, sert ve dayanıklı olduğundan daha çok tercih ediliyor.

Günümüzde kullanılan pek çok atasözü ve deyimin geçmişini hep merak ederim. Şimşir aslında kılıç anlamına geliyor. Bu ağaç genellikle peyzaj ve bahçe tasarımında süs amaçlı kullanılmaya devam ediyor. Dallarına istenilen şekil vermek oldukça kolay olduğu için istenilen şekilde budanmasıda mümkün oluyor. Bu nedenle lokanta, restoran, site, konut, otel ve tesis gibi farklı alanlarda bahçenin ve peyzajın daha estetik görünmesi için kullanılıyor. Sert ve dayanıklı olması nedeniyle mobilya oymacılığında, cetvel ve tarak yapımında halen şimşir ağacı tercih edilmektedir. 

Kel başa şimşir tarak deyimi genellikle birçok ihtiyacı dururken gereksiz yere gösterişli şeyler alındığında söylenen bir söz olarak da  biliniyor.

Her Atasözünün bir hikayesi olduğu gibi şimşir tarağında elbette bir hikayesi  mevcuttur. Çıkış yeri bir halk hikayesine dayanmaktadır. Merakınızı gidermek için haydi  buyrun hikayeye;

Eskiden zengin bir aile, kızlarını gelin ediyorlarmış. Oğlan evine, adet olduğu üzere, bohça bohça hediyeler gitmiş.

Kayınvalide, iki görümce ve eltilere, yaş ve aile içindeki durumlarına göre; altın, gümüş kaplamalı, fil dişi ve şimşir taraklar, diğer armağanlarla birlikte verilmiş. 

Küçük elti ağır ve ateşli bir hastalık geçirdiğinden saçları dökülmüş. Aile içindekilerden başka kimsenin, kadıncağızın kelliğinden haberi yokmuş.

Kendisine verile verile şimşir tarak verilmesi, küçük eltinin çok canını sıkmış. Kelliğini unutup, (bilgi yelpazesi. com) armağanları getiren kadına sızlanmış:

“Herkese altın, gümüş tarak, bana da şimşir öyle mi? Yeni gelin, daha bu eve adımını atmadan benimle uğraşmaya başladı..."

Oğlan anası gelininin bu hareketinden utanmış ve üzüntü duymuş.

O kızgınlıkla çıkışmış:

“Senin ki gibi kel başa, şimşir tarak çok bile" deyivermiş.

Her ne olur ise olsun hiç kimse için onurunu zedeleyici söz söylemek ve davranışta bulunmak bana çok üzücü geliyor. İnsanlara karşı davranışlarımızda ne kadar nezaketli olur ve üslubumuza dikkat edersek, toplumda da aynı derecede saygın insan olarak itibar görürüz. Sonuçta insanız bugün başkasına yapılan saygısızlık, yarın bizimde başımıza gelebilir ve üzülürüz. 

Sevgi ve saygıyla…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —